Yeşil Dönüşümün Hukuki Bedeli: Sürdürülebilirlik Taahhütlerinin Sözleşmelere Etkisi

AB Yeşil Mutabakatı'nın Türk şirketlerine yansımalarını inceleyen makale, tedarik zincirinde karbon nötrlük şartı getiren sözleşmelerin (ör. Koç Holding-Tofaş 2024 anlaşması) hukuki risklerini analiz ediyor. "Taahhütleri yerine getiremeyen şirketler tazminat öder mi?" sorusuna TTK md. 55 ve Borçlar Kanunu md. 112 kapsamında yanıt aranıyor.

6/19/2025

a large white boat
a large white boat

Yeşil Dönüşümün Hukuki Bedeli: Sürdürülebilirlik Taahhütlerinin Sözleşmelere Etkisi

Yeşil mutabakat, Avrupa Birliği ile birlikte dünya genelinde giderek daha fazla önem kazanan bir kavram haline geldi. Bu mutabakatın temel amacı, karbon salınımını azaltarak çevre dostu bir ekonomik dönüşüm sağlamaktır. Özellikle, tedarik zincirinde karbon nötrlük şartı getiren sözleşmelerin hukuki riski, Türk şirketleri için kritik bir gündem maddesi olmuştur. Bu makalede, tedarik zincirinde karbon nötrlük şartı getiren sözleşmelerin hukuki boyutları incelenecek, örnek olarak Koç Holding ve Tofaş arasında yapılan 2024 anlaşması ele alınacak ve ayrıca taahhütlerini yerine getiremeyen şirketlerin karşılaştıkları hukuki sonuçlar değerlendirilerek, Türk Ticaret Kanunu (TTK) md. 55 ve Borçlar Kanunu md. 112 çerçevesinde bu durumun hukuki zeminine ışık tutulacaktır.

Yeşil Mutabakat ve Tedarik Zinciri Yeşil mutabakat, işletmeleri sürdürülebilir uygulamalara yönlendirirken, tedarik zincirinin her aşamasında karbon ayak izinin azaltılmasını sağlamayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, şirketlerin iş ortaklarıyla akdettikleri sözleşmelerde karbon nötrlük hedefleri, zorunlu hale gelmektedir. Koç Holding ve Tofaş arasındaki 2024 anlaşması gibi örneklerle somutlaşılan bu uygulama, hem çevresel duyarlılığını artırmakta hem de hukuki açıdan yeni riskler getirmektedir. Tedarik zinciri içerisinde taşeronlardan ana üretici firmalara kadar herkesin karbon nötrlük hedeflerine ulaşma sorumluluğu, sözleşmelerin nasıl tasarlandığına bağlı olarak değişim göstermektedir.

Hukuki Riskler ve Sözleşmeler Tedarik zincirinde karbon nötrlük şartı içeren sözleşmelerin hukuki riski, taahhütlerin yerine getirilmemesi durumunda ortaya çıkan sonuçlarla birlikte değerlendirildiğinde oldukça karmaşık bir hale gelir. İşletmeler, karbon nötrlük hedeflerine ulaşmamak durumunda çeşitli tazminat yükümlülükleri ile karşılaşabilir. Bu noktada, geçerli olan hukuki gereklerin belirlenmesi, hem Türk Ticaret Kanunu hem de Borçlar Kanunu açısından önem taşımaktadır.

Taahhütlerin Yerine Getirilmemesi Durumu Bir şirketin, tedarik zinciri içerisinde belirlenen karbon nötrlük hedeflerine ulaşamaması durumu, sözleşmeye dayalı bir yükümlülük ihlali olarak değerlendirilebilir. TTK md. 55 kapsamında, tarafların sözleşme gereğince üstlendikleri yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğu açıkça düzenlenmiştir. Dolayısıyla, taahhütlerini yerine getiremeyen bir şirketin sorumluluğu doğabilir. Ancak burada dikkate alınması gereken husus, yükümlülüğün yerine getirilememesi durumunun mücbir sebepler veya tarafların anlaşmasının gerektirdiği sebeplerle olup olmasıdır. Borçlar Kanunu md. 112 ise, ifa imkânının ortadan kalkması veya mücbir sebebe dayanılarak yükümlülerden birinin sorumlu tutulup tutulamayacağını düzenler. Eğer bir şirket, çevresel nedenlerle veya yasal değişiklikler nedeniyle sürdürülebilirlik taahhüdünü yerine getiremeyecek bir durumda kaldıysa, bu durum, cezai sorumluluğun oluşup oluşmayacağı konusunda hukuki tartışmalara yol açabilir.

Tazminat Yükümlülükleri Şayet bir şirket, karbon nötrlük kapsamındaki taahhütlerini yerine getiremezse, karşılaşacağı tazminat yükümlülükleri sözleşmede özel olarak düzenlenmemişse, hâkim tarafından değerlendirilecektir. TTK md. 55 kapsamında yetkili mahkeme, tazminat tutarını belirlerken, taraflar arasındaki ifa yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediğini, gecikmenin sebebini, anlaşmanın sözleşmesindeki şartları göz önünde bulundurarak karar verir. Ayrıca, kullanılan malzeme, yapılan işin özelliği gibi unsurlar da tazminat miktarını etkileyebilir.

Sonuç İşletmeler için yeşil mutabakat çerçevesinde karbon nötrlük hedefleri doğrultusunda gerçekleştirilen tedarik zinciri sözleşmeleri, hukuki riskleri beraberinde getirmektedir. Taahhütleri yerine getiremeyen Türk şirketleri açısından TTK md. 55 ve Borçlar Kanunu md. 112; yükümlülüklerinin gerektirdiği sorumluluklar ve olası tazminat durumları açısından dikkate alınması gereken önemli hukuki metinlerdir. Şirketlerin, sözleşmelerini bu tehlikeleri göz önünde bulundurarak hazırlamaları, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada olduğu kadar hukuksal güvence sağlama açısından da büyük önem taşımaktadır. Gelecekte, yeşil mutabakatın getirdiği bu yeni uygulamalar ve gereklilikler, Türk ticari hayatında daha fazla hukukî tartışmaları da beraberinde getirebilir.